“Bu eğitim sistemiyle ezberci beyinler yetiştirildiğinden millette sorgulama yeteneği köreltilmiştir.” Oktay Sinanoğlu, Büyük Uyanış, syf:44, Otopsi Yayınları, 2004, İSTANBUL
8-Hazırlık Sınıflarının Gerekli Olup Olmadığı ve Bu Konuda Yapılabilecek Uygulamalar: Bilindiği gibi hazırlık sınıfları, sayılı liselerde okutulan, dil öğretimine ağırlık verilen bir sistemdir. Hazırlık sınıflarının okutulması kimine göre gerekli iken kimine göre de gereksizdir. Ayrıca, hazırlık sınıfları kimine göre yararlı iken kimine göre de zararlıdır.
Bu konu üzerine de bir anket yaptık. Anket sonuçlarına göre hazırlık eğitimi gören öğrencilerimizin %74’ü hazırlık eğitimini gereksiz ve faydasız buluyor. Geriye kalan %26’lık kesim ise tam aksine, hazırlık sınıflarının gerekli olduğunu düşünüyor. Öğretmenlerimizin ise %63’ü gereksiz olduğunu, %37’si de gerekli olduğunu düşünüyor.
Profesör Doktor Oktay Sinanoğlu Türkiye’de dil eğitimi ile ilgili birçok söz söylemiştir. Onlardan bir tanesi de şudur: “Yabancı dilden araç olarak yararlanmalı, genel eğitimde Türk dili feda edilmemelidir. Çünkü Türk dili bizim benliğimiz ve birliğimizdir. Atatürk Türkiye’sinin resmi eğitim dili Türkçe’dir. Yabancı dil ek olara öğretilmeli, Türkçe’nin yerini almamalıdır.”
Başka bir sözünde ise yabancı dil ile eğitimi şöyle değerlendiriyor: “Türkçe giderse Türkiye gider! Yabancı dil ile eğitimle Türkiye gider.”
Yabancı dil eğitimi almak herkesin doğal hakkıdır. Kimse, kimsenin elinden bu hakkı alamaz. Ancak, yabancı dillere bu kadar ağırlık verilmemelidir. Ayrıca, hiç kimse de yabancı dili zorla öğrenmemelidir. İsteyen öğrenmeli, istemeyene de karışılmamalıdır. Her öğrencinin, her insanın dil yeteneği farklıdır. Kimisi daha iyi becerirken, kimisi ise hiç beceremez. Öğrenemeyen öğrencinin kafasına zorla bilgi de sokulmaz. Her öğrenci, her birey bu konuda gönlünce hareket ederse, sıkıntı da kalmaz. Ayrıca Türkçe dil eğitimi ile yabancı dil eğitiminin denk tutulması, Türk diline az önem verildiğini göstermektedir.
Yabancı dil ile eğitimin getirdiği problemlerden birisi de lise ve üniversite sınavlarını etkileyen diploma notlarında yabancı dilin payının yüksek olmasıdır. İngilizce eğitimi görmek istemeyen veya İngilizce öğrenmeyi beceremeyen yetenekli ve zeki öğrencilerin bu konuda geri plana atıldığı anlaşılmaktadır.
Tüm ilköğretim ve ortaöğretimlerde İngilizce eğitimi zorunlu olarak okutulmaktadır. Sosyal bilimler liseleri başta olmak üzere de birçok okulda tam 1 yıl İngilizce eğitimine ağırlık verilmektedir; yani, hazırlık sınıfları okutulmaktadır. Ancak, lise yıllarında diploma notunu en çok etkileyen ders olan İngilizce eğitimi alan bir öğrencinin üniversite sınavına girdiği zaman tek bir İngilizce sorusu ile karşılaşmaması da sistemin eksikliğine ve saçmalığına verilecek en güzel örnektir. Ayrıca, üniversitede yabancı dil eğitimi alan veya yabancı dil öğretmenliği okuyan birisinin üniversite sonunda girdiği sınavlarda da 4 belki de 5 yıl boyunca eğitim gördüğü yabancı dilden bir tek soruyla dahi karşılaşmaması ayrı bir örnektir, tartışılması gereken ayrı bir husustur.
Hazırlık sınıfları, öğrenciyi tembelleştirmektedir. Bir önceki yıl ve daha önceki yıllar boyunca lise veya üniversite sınavları için birçok sıkıntı çekerek ders çalışan öğrenci, hazırlık sınıflarının ardından bu yeteneklerini kaybediyorlar ve bu alışkanlıklarını da unutuyorlar. Rahata alışan öğrenciler, bir sonraki yıl karşılarına zor bir eğitim çıktığı zaman büyük ölçüde zorlanıyorlar. Her şeyden önce test çözme alışkanlıkları hazırlık sınıflarıyla birlikte kaybolan öğrenciler, bir sonraki seneye vardıklarında test çözmekten usanmış bir duruma geliyorlar.
Hazırlık sınıflarında dil eğitimi için öğrencilerin üzerine büyük baskı yapılıyor ve bu baskı nedeniyle öğrenciler belki de istedikleri dil eğitiminden uzaklaşmak zorunda kalıyorlar. İngilizce dersini seven bir öğrenci hazırlık sınıfında saatlerce İngilizce dersi görmekten sıkılacak, usanacak ve o öğrencinin o derse karşı olan ilgisi azalacaktır.
Peki, nasıl bir uygulama, nasıl bir sitem getirilmelidir?
Her şeyden önce yabancı dil eğitimi zorunlu tutulmamalıdır. İsteyen istediği kadar dil eğitimi ve istediği dilin eğitimini almalıdır. İstemeyen birisine zorla dil eğitimi vermek, demokrasiye de insan haklarına da aykırıdır. Yabancı dil eğitimi okullarda seçmeli olarak okutulmalıdır. İsteyen öğrenci yabancı dil eğitimini seçebilmeli, istemeyen öğrenciye de başka seçenekler sunulmalıdır.
İngilizce öğrenimine ağırlık vermeyen bir bireyin de İngilizce eğitimi alması için devlet özel etütler vermeli veya ücretsiz olarak kurslar verilmelidir. Böylelikle herkes istediğine ulaşmış olacak ve bu husus da bir düzene ulaşacaktır.
Yabancı dil eğitimi seçmeli olacağından dolayı, diploma notunu da etkilememelidir.
9-Sözel ve Sayısal Derslerin Beraber Okutulmasının Zararları: Bilindiği gibi 9.sınıflarda bölüm ve okul ne olursa olsun öğrenci sayısal ve sözel dersleri bir arada okutuluyor. Öğrencilerin de iki alana birden ilgi göstermeleri de istisna olduğundan dolayı, birinden birinin gereksiz olduğu ortaya çıkıyor. Bir öğrenci ya sözel zekâlıdır ya da sayısal zekâlıdır. İki alanın birden okutulması hem zaman israfına yol açmakta hem de öğrenci üzerinde baskı oluşturmaktadır. Öğrenciler liseye başlamadan önce alanlarını seçmeli ve o alana yönelik eğitim almalıdır.
Sosyal ve fen liselerini ele alıp değerlendirmek gerekirse; sosyal bilimler liselerinde 9.sınıfta okutulan fizik, kimya, biyoloji gibi sayısal dersler gereksizdir. Fen liselerinde de 9.sınıfta okutulan tarih, edebiyat ve coğrafya gibi dersler gereksizdir. Eğer ki sosyal bilimler liselerinde tamamen sözel derslere ağırlık verilirse öğrenci hedefine doğru daha büyük adımlarla yaklaşır. Fen liselerinde de tamamen sayısal derslere ağırlık verilirse, yine öğrenci hedefine büyük adımlarla yaklaşır.
Ayrıca, eşit ağırlık adı da verilen TM(Türkçe-Matematik) bölümü gereksiz bir bölümdür. Öğrenci birinden birine ağırlık vererek eğitim görmelidir. Ya sayısal alanda yetişmeli ya da sözel alanda yetişmelidir.
Her şeyden ziyade, alanlara göre meslek dersleri de okutulmalıdır. Öğrenci olmak istediği mesleğin gerektirdiği bölüme ağırlık vereceği gibi o meslek ile ilgili meslek eğitimini de almaya liseden başlamalıdır.
10-Dinî ve Ahlakî Eğitimin Önemi: Yaptığımız ankete göre öğrenci ve öğretmenlerin tamamı her şeyden önce ahlakî eğitim verilmesi gerektiğini düşünmektedir. Bu ahlakî eğitimin temelini ise öğrencinin aileden aldığı, gelenek-göreneklerine göre aldığı ve dinî değerlerine göre aldığı eğitim oluşturmaktadır. Ancak, her bireyin gelenek-görenekleri bir olmamakla beraber, dinî inancı da ortak değildir. Her insan farklı görüşlere ve inanışlara değer verebilmektedir. Buna rağmen, tüm din ve inanışlar ahlakî değerlere önem verdiğinden dolayı öğrenciler ait oldukları dini inançlara yönelik eğitim almalıdırlar. Ayrıca, bu husus üzerinde özellikle durulmalıdır. Çünkü saygı ve sevgi ve hatta hoşgörü unsurlarını barındırmayan insan matematiği, fiziği, astronomiyi çok üst düzey derecede bilse dahi hayatın her alanında hep eleştiriye maruz kalacaktır.
Ayrı bir husus ise tüm din ve inanışların dersinin verilmesi gerektiğidir. Yani, okullarda okutulan din dersleri zorunlu olmamalıdır. Bunun yanında da sadece İslam dininin ve İslamî öğelerin eğitimi verilmemelidir. İslamî değerlere sahip olmayan bir öğrenci İslam dininin öğrenmek zorunda kalmamalıdır. İslam dini hoşgörü dinidir. Hiç kimse zorla İslam’ı ve bu dine ait öğeleri öğrenmek zorunda değildir. Farklı bir dinî inanca sahip olan birey, kendi inançlarını öğrenme hakkına sahip olmalıdır. Örnek vermek gerekirse; Alevi inancına sahip bir öğrenci kendi inançlarına göre ders alabilmelidir. Ayrıca bu öğrenci din derslerine girme zorunluluğuna sahip olmamalıdır.
11-Okullarda Kıyafet Serbestliği: 2012 yılının sonlarında uygulamaya geçen kıyafet serbestliği için yaptığımız anket sonuçlarına göre öğrencilerin ve öğretmenlerin büyük bölümü bu uygulamayı doğru bulmaktadır. Ancak doğru bulmayan insanlar da göz ardı edilmemelidir. Kıyafet serbestliğinin getireceği sorunlardan biri olan fakir-zengin farklılığını da göz önüne alarak konuşmak gerekirse; zengin-fakir öğrenci arasındaki ayrım, kıyafet serbestliği olmadan önce de muhakkak ortaya çıkmaktaydı. Yani bugün daha kaliteli ve pahalı veya daha kalitesiz ve ucuz elbise giymesi ile öğrenciler değerlendirilebiliyorsa, serbestlik gelmeden önce de muhakkak ki ayakkabısı ile de durumunun ne olduğu ortaya çıkmaktaydı. Yani, kıyafet serbestliği ile ilgili bu husus fazla sorun edilmemelidir.
Şu anki kıyafette serbestlik uygulamasından ziyade din ve inanç özgürlüğü kapsamına giren başörtüsü hususunda da kız öğrencilerimize serbestlik tanınmalıdır. İsteyen istediği kıyafetle okula gelme hakkına sahip ise, kız öğrencilerimizden isteyenler de başörtüsü ile okula gelebilmelidir. Din ve vicdan özgürlüğü de bunu gerektirmektedir.
Eğitim Siteminin Geliştirilmesine Yönelik Görüşler
Öğrenci Görüşleri:
· Yazılıların Türkiye genelinde yapılmasını istiyorum. Çünkü benim okulum yazılıları zor soruyor ama Hakkâri’nin bir ilçesinde kolay sınavlara giren bir öğrenci bizim aldığımız notu kolay bir şekilde alıyor.
· Zoraki olarak öğretilen derslerin sayıları indirilmeli ve öğrenciye bilgi öğretmeye çalışılarak okullar sevdirilmelidir.
· Öğrenciyi eğitim ve öğrenciye öğretim için öğrencinin küçük yaşlarından çalışmalar başlatılmalıdır. Ayrıca, insanların ihtiyaçlarına yönelik bir eğitim sistemi hazırlanmalıdır.
· Her öğrenciye tüm dersleri vermek yerine tek bir alanda profesyonelleşmesi için gereken dersler verilmelidir. Ezbere dayalı değil, uygulama ve günlük hayatta kullanabileceğimiz faydalı bilgiler öğretilmelidir.
· Eksiklik sadece sistemde değildir. Bunlar elbet gelişir, fakat geliştirilmek istenen bence zihniyet olmalıdır.
· Adam akıllı bir sistem(system) istiyoruz. Görüldüğü gibi kullandığımız kelimeler bile Türkçe değil.
· İnsanların sınav kaygısına kapılıp yok olmadığı bir sitem istiyoruz.
· Her öğrenciye bir hobi kazandırılmalıdır. Derslere olduğu kadar sosyal faaliyetlere de yer verilmelidir.
· Ezbere dayalı bir eğitim olmamalıdır. Öğrenciler ilgili oldukları alana yönlendirilmelidir. Sınav sistemi de değiştirilmelidir.
· Ezbere dayalı bir istem olmamalıdır. Öğrenciler başarılı oldukları alana yönelmeli ve öğrendiğinde ona faydalı olacak bilgileri öğrenmelidir.
· Usta-çırak ilişkisi sistemde yer almalıdır. Yani küçük yaştan itibaren yetenekler belirlenmeli ve işin ehlinden eğitim almalı, ama öncelik ahlakî eğitim olmalıdır.
· Öğrenciler ilgi duyduğu alanlara yönlendirilmelidir.
· Din dersi olmamalı, Kuran dersi olmamalıdır. Benim Yahudi olduğumu varsayarsak, benim dinim bana neden öğretilmiyor? Bu ülke hoşgörü ülkesi değil miydi?
· Sınavlar kaldırılsın ya da her alandan öğrenciye eşit derecede önem verilsin. Bu sınav sistemi ile sadece sayısalcı öğrenciler kazanmış olmasın.
· Ders sayısı azaltılmalıdır.
· Biraz daha mesleki eğitime önem verilmelidir. Mesleklerimizi uygularken gereken bilgiler anlatılmalıdır. Ayrıca futbol oynamak isteyen gençlerin ve çocukların önü açılmalı. Örneğin; “Baba beni futbola gönder!” projesi başlatılabilir.
· Sınav sistemi tekrar düzenlenmelidir.
· Başımızdaki insanlar aynı zihniyet ile devam ederse bu görüşlerin de fazla önemi kalmayacaktır.
· Sayısalcı öğrencilerin, eşit ağırlıkçı veya sözelci öğrencilerden avantajlı olmasının önüne geçilmesi gerekmektedir.
· Avrupa’da başarılı olan birçok sistem var. Eğer hiçbir şey yapılamıyorsa, başarılı olan sistemlerden biri ülkemizde denenebilir.
· Müfredat sürekli değişmemeli ve sınav sistemi müfredata uygun şekilde düzenlenmelidir.
· Sınav sistemi kesinlikle ama kesinlikle değiştirilmelidir.
· Sistem tamamen öğrenciye yönelik olmalıdır.
· Ders süreleri azaltılmalıdır.
· Öğrencilerin yarış atı olmaktan çıkarıldığı, sınavsız bir sistem istiyoruz.
· Tamamen öğrencilerin seçtiği derslerden oluşan bir program istiyoruz.
· Sınav sistemi sürekli değiştirilmemelidir.
· Belli bir düşünceye fazlasıyla bağlı kalmayan öğretmenler yetiştirildiği zaman, öğrenci de objektif düşünmeyi geliştirebilir.
· Ezberci ve sıkı kurallı eğitim sistemi olmamalı, öğrencilerin eğlenerek öğrenmeleri sağlanmalıdır.
· Yabancı dil eğitiminde uygulamalı eğitime ağırlık verilmelidir.
· Özel okullar ve dershaneler kapatılmalıdır.
· Uygulamalı eğitime önem verilmelidir.
· Yabancı dil öğretmenleri yabancı olmalıdır.
· Okulda 8 saat ders olmasının yerine cumartesi günleri de kullanılarak günlük ders saati azaltılmalıdır.
· İnsanların hayal ettikleri, yani istedikleri mesleklere odaklı eğitim verilmelidir.
· Ders kitapları daha faydalı olacak şekilde yeniden hazırlanmalıdır.
· Müfredat daha etkili ve öğretici olmalı, ayrıca sistem yeniden gözden geçirilmelidir.
· Hazırlık sınıflarının yönetim değiştirilmelidir. Seçmeli dersler düzenlenmeli, yeni dersler eklenmelidir.
Öğretmen Görüşleri:
· Öğrencilerin daha çok yeteneklerine değer verilmeli; isteyen istediği dersi, istediği saatte almalıdır.
· Öğrencilerin ilgi ve istekleri doğrultusunda eğitim görecekleri bir sistem geliştirilmelidir.
· Eğitim sistemi yeni baştan tasarlanmalıdır.
· Sınav sorularının ortak olduğu ve soruların merkezden geldiği bir sınav sistemi oluşturulmalıdır.
|